17 Ocak 2012 Salı

"SON" ÖYKÜLERİ - 1

OTOBÜSÜN EN ÖN KOLTUĞU


Otobüsün en ön koltuğu... Kızın ağlamaktan sesi çatallaşmış, konuştuğunda sesinin nasıl biçimsiz çıktığının farkında, konuşmak istemiyor bu yüzden ama oğlan zorluyor konuşturmak için kızı. Başlarda cımbızla laf alıyor kızın ağzından, bir taraftan elini kızın omuzuna atmış, belli, araya kalın bir duvar örmüş kız ve onu aşmaya çalışıyor oğlan. Kalın duvarın üzerinde sert bir sinir savaşı hüküm sürmekte, ya oğlan vazgeçip çekecek elini kızın omuzundan yahut kız başını oğlanın omuzuna yaslayacak. İkisi de aşırı kararlı sürdürüyor bu sert sinir savaşını, ama hiç biri diğerinden fazla değil. Kız bir şeyler anlatmaya başlıyor birden, biçimsiz sesiyle ve ses tonunu bir türlü ayarlayamayarak... Belli ki oğlana hezeyanı ama oğlanın yüzünde, daha hakem puanlarını duymadan (neden bilmem, zaten hep maçın sonunda söylerler kendini bilmez hakemler puanlarını)  ilk raundu kazandığının farkında boksör mutluluğu var. Sesi biçimsizde olsa, neticede konuşturmayı başardı kızı. Araya otobüsün orta koltuklarından, mutlulukla -takozdan bozma- telefonuna bir şeyler anlatan orta yaşlarda kadının sesi karışıyor, ardından otobüsün yeni çalışan eski motorunun sesi... Kızın sesi daha biçimsiz ama, rahatsız oluyor yine de bu biçimsiz sesler korosundan ve susuyor birden. Sonra oğlanın yüzü düşüyor.. o da farketti ikinci raundu kaybettiğini ama çekmiyor elini kızın omuzundan, kız başını onun omuzuna yaslamamasına rağmen çekmiyor elini... Kız başını kendi solunda kalan pencereye yaslıyor, yağmuru seyrediyor belki... Belki farkında bile değil yağmur yağdığının... Oğlansa şöförün ensesini seyrediyor, sanırım o da farkında değil şöförün ensesine baktığının... -SON-

Yusuf Demirtaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder