20 Mart 2012 Salı

ÖYKÜ ÇABALAMALARI - 2

Bir kurşun kalem ve silgiyle yapılabilecekleri unutmamak için…
Güleser için…

SESSİZ SEDASIZ

“Bekle” dedi, sessiz sedasız… Sessiz sedasız konuşabilmeyi yeni öğrenmişti. Zamanında çokça susturulduğunda değil, susmamıştı da zaten..ama artık, az biraz sessiz sedasız konuşabilme ihtiyacı hissediyordu. Yaşlanıyordu belki..belki de çoktan yaşlanmış gençleşmeyi diliyordu sadece… Ve sadece “bekle” dedi, sessiz sedasız. Kulakları ağır işittiğinden hiç değil, tanrı biliyor duymaması gereken çok şey duymuştu şimdiye kadar… Hep iyi şeyler duymak istemişti ya unutmadı da kötülerini, kazıdı hafızasının bir köşesine.  Pekala iyi yapardı kin tutmasını, en az sevmeyi becerebildiği kadar… Şimdilerdeki tek derdi, konuşabilmekti sessiz sedasız. O da..”bekle” dedi. Kendi bile duymamıştı ne dediğini…

“Bekle..bahar gelecek birazdan. Şimdi düştü kaçıncı olduğunu sayamadığım cemre toprağa, sen sadece biraz daha bekle…”

Gidemediğinden değil aslında, gitmek de son zamanlarda sıkça tecrübe ettiği bir şeydi artık. Hala özlemeyi öğrenememişti o başka… Hep karıştırdı özlemekle, çok özlemeyi…

Kimilerine göre sarı saçları vardı..ben o kadar emin değilim. Bir de küçük adımlarla yürürdü genelde, sanırım bu yüzden, gitmek her seferinde daha zor geldi ona. Çünkü uzaklaşamadı kolayca gittiğinden, ulaşamadı da kolayca gittiği yere… Gülümsemekse, yakışıyordu kesin yüzüne..ama nasıl gülümsediğini hatırlamıyorum, daha çok ağlayan yüzü var hafızamda. Sık sık gülümsemediğinden değil tabi, allah var Nasreddin Hoca fıkralarından daha çok gülerdi insanların gözlerinin en içine… Ama ağladığında, ağlayası geldi her ağlayamayanın.

Sessiz sedasızdı bakışları… Çok konuşur ama hiç beceremezdi anlatmak istediklerini anlatabilmeyi. Sessiz sedasız sever, sessiz sedasız gider, sessiz sedasız özlerdi… Şimdi de..sessizce bekliyordu baharın gelmesini. Kaç cemre düştü sayamadı, nerelere düştü göremedi, en sonuncusunu fark etti sadece o da toprağa düşmüştü… Ilık bir rüzgarla hissettirmişti varlığını, rüzgar da sessizdi… Her bahara başka anlamlar yükleyenlerden hiç olmadı, ama biliyordu farklı olacağını bu seferkinin.


Sonra..sessiz bir tebessüm belirdi yüzünde, ve “işte” dedi, yine sessiz sedasız… Çoktan düşmüştü kaçıncı olduğunu benim de sayamadığım cemre toprağa.

“İşte sonunda geldi bahar” dedi, kendinin bile işitemediği bir tonda…

“Artık..bağırabilirim avazım çıktığı kadar…”

Yusuf Demirtaş – 20.03.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder